Mars 7 Ağustos’ta terazi burcuna geçiyor. 22 Eylül’e kadar bu burçta olacak.
Bu süreçte mücadelemiz adaleti sağlamak, hak yedirmemek üzerine olacak.
Alma verme dengesini korumak için çabalamak, bir tarafın bir taraftan daha fazlasını hak ediyormuş gibi davranmasına izin vermemek üzerine bir motivasyona gireceğiz.
Adalet takıntımız artabilir. Bu da bazen bir seyleri tek taraflı değerlendirme tuzagına dusebilecegimizi gosterir.
Diplomatik ve uzlaşmacı olmak isterken, farkında olmadan kendimizden çok verebiliriz. Dengeyi korumak zorlaşabilir ve dengeyi sağlamak bir ‘stres nesnesine’ dönüsebilir.
Orta yolu bulmaya çalışırken zorlanmak mümkün. Orta yolu bulmak isterken git geller, kararsızlıklar ağır basabilir. Bir gün bir eylemde bulunurken, diğer gün tam tersini yapabiliriz.
Bu süreçte her turden ilişkide taraflarin birbirlerini memnun etmeye çalışmaları yorucu olabilir. Daha çok karsı tarafı memnun etme psikolojisine odaklanmak yerine önce kendi hak ve çıkarlarımızı sağlama almanın ne kadar önemli olduğunu idrak ettiğimiz etkilesimler icine cekilebiliriz.
Bu sürecin handikaplarının en önemlisi, kararsızlıktan ötürü harekete geçmekte zorlanmak olabilir. Buna dikkat etmek, zor bile gelse bir karar vermek gerekiyor.
Fazla bekleyip en son bir anda adım atmak belki de uygun zamandaki uygun adımı kaçırmaya sebep olacak. Veyahut hic düşünmeden hızlı karar vermeye çalısmak da dengenin kaçirilmasina yol açabilir. İste tam bu iki örnegin arasında bir yerlerde ‘uygun ve dengeli olanı’ yapmaya çalışacağız.
Ayrıca bu sürecte başka bize uyumlu, uygun gibi görünen bir şeyi kabul etmek, sonrasında zaman geçince adaletsiz durumların içindeymişiz gibi hissettirebilir ve birden karşıdan alacaklıymısız gibi öfkeli çıkıslar yapabiliriz. Başta tamam denilene sonradan uyumsuz davranılabilir. Bu durum sebebiyle karsınıza çıkan her durumu en baştan kendi terazinizde ölçüp biçip tartmanız, şimdi istiyorum ama sonradan istememezlik yapar mıyım diyerek değerlendirmeniz icap eder.
Kendimizi fazla öne çıkarmanın dengeyi bozacağını, karşı tarafa ayıp veya haksızlık olabileceğini düşünerek aslında bir kendimizi göstersek başarı yakalayacagimiz konularda kendi kendimizi durdurabiliriz. Ve bu sebeple pasif davranabiliriz. Karşı taraf ne der ne düşünür diye bakmadan kendi yeteneklerimizi bastırmamamız gerekiyor.
Bazen istemsiz bir rekabete çekilme durumu söz konusu olabilir. Özellikle iş, kariyer ve sosyal hayattaki ilişkilerde taraflar birbirleriyle denk olmasalar bile herkes kendini bir başkasıyla eşit ve denk görme psikolojisine gireceğinden anlamsız biçimde rekabete çekme/çekilme yorucu olabilir.
Senin bir yaptığının aynısını, karşı taraf da sana yapmaya çalışır ama iyi de sen ondan böyle bir şey yapmasını, seninle yarısmasını istememissindir ki?
İşte tam da böyle durumlar. Bu sürecte kendinize has güzel becerileriniz ve sanatsal yetenekleriniz, hoşa giden tavırlarınız varsa insanların da aynısını taklit etmeye, sizin gibi aynı davranmaya, aynını yapmaya çalıstıklarını görebilirsiniz.
Örnek, siz ben şöyle güzel sunu yapıyorum dediginiz bir seyi karsı taraf alıp kendi aslında o güzel yapılan şeye sahipmis gibi eylemlerde bulunabilir. Bu sebeple yeteneklerinizi de sağlama almanin, başkasının sizdeki güzellikleri kendine kılıf uydurmasına izin vermemenin de bir hak savunması olduğu psikolojisini ilke edinin.

Yorum bırakın